Tasarım Felsefesi: Katının Reddi

“Ne tasarladığımız” sorusu yerini “kimin için tasarlıyoruz” sorusuna bıraktığında, nesnenin tanımı ikinci planda kalır; kullanıcıyı anlamak, tasarımın merkezine yerleşir. Refusal of Solid, toplumdaki davranışsal dönüşümlerle eş zamanlı ilerleyen tasarım yaklaşımlarına zemin hazırlayan tematik bir izlek olarak şekillenir.
Bugünün dönüşüm hâlindeki toplumsal yapısını tanımlamak başlı başına karmaşık bir mesele. Sosyolog Ulrich Beck, zamanımızın anahtar kelimesi olarak ‘post’ ön ekini gösterir. Beck’e göre bu sözcük, adını koyamadığımız bir “öte”ye işaret ederken, aynı zamanda hâlâ bildik olana sıkı sıkıya bağlı kalır.
“Nasıl ki modernleşme on dokuzuncu yüzyılda feodal toplum yapısını ortadan kaldırıp sanayi toplumunu yarattıysa, bugün de modernleşme sanayi toplumunu ortadan kaldırıyor ve başka bir modernlik ortaya çıkıyor. Aradaki fark, on dokuzuncu yüzyılda modernleşme, karşıtının arka planında gerçekleşiyordu; geleneksel bir örf ve adetler dünyası ile bilinmesi ve hükmedilmesi gereken bir doğa. Bugün, yirmi birinci yüzyılın eşiğinde, modernleşme diğerini tüketmiş ve kaybetmiştir ve şimdi işlevsel ilkeleriyle birlikte bir sanayi toplumu olarak kendi öncüllerinin altını oymaktadır.”
Genel olarak Beck, klasik endüstriyel tasarımının ötesinde bir modernitenin sonuna değil, başlangıcına tanıklık ettiğimizi savunuyor.
Toplumdaki yapısal değişikliklere ilişkin bu daha geniş tanımlamalar içinde, çok daha küçük ölçekte, “bilgi toplumu” dediğimiz şeyden “yaratıcı toplum ”a geçişe tanık oluyoruz. En kritik değişim üretim ve tüketim biçimlerinde yaşanıyor. Çağımızın üretimini ele aldığımızda, maddi üretim ile gayri maddi üretimi birbirinden ayırmamız gerekiyor. Bu bağlamda, sanayi çağının pasif tüketicisine kıyasla çağımızın sosyal davranışlarında bilinçli bir farklılık ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde özellikle maddi olmayan üretim sürecinde kullanıcı, üretici ile ortak bir zeminde yaratım sürecini paylaşan aktif bir katılımcıdır. Dolayısıyla tüketici tanımı, yaratım sürecinin aktif bir parçası olan kullanıcıya dönüşmektedir. Katılımın derecesi, ürünün ne kadar açık ve bilgiye dayalı olduğuna bağlıdır.


“Katının Reddi”, nihai üründen çok tasarım sürecine odaklanan bir öneridir. Ana hedef; kullanıcıların da sürece katılabildiği akışkan, esnek ve açık bir tasarım yöntemi geliştirmektir.
Bu bağlamda “reddetmek”, tasarımcının çevremizi şekillendiren mutlak bir güç olarak konumunu ortadan kaldırmayı ifade eder. Tasarım sürecini kullanıcı katılımına açmak, birçok otoritenin eşzamanlı varlığına alan tanır.
Bu durum, Zygmunt Bauman’ın Akışkan Modernlik kitabında şöyle tanımlanır:
“Hafif, tüketici dostu kapitalizm; kural koyan otoriteleri ortadan kaldırmadı, onları işlevsiz de kılmadı. Sadece çok sayıda otoritenin bir arada var olabildiği bir durum yarattı ve bunu mümkün kıldı; öyle ki, bu otoritelerden hiçbiri uzun süre tek başına otorite konumunda kalamıyor.”
Aslında “çok sayıda otorite” ifadesi kendi içinde bir çelişkidir. Otoriteler çoğaldığında birbirlerini geçersiz kılma eğilimi gösterirler ve alandaki tek etkili otorite, aralarından seçim yapan kişi olur. Bir “otorite adayı”, ancak seçen kişinin lütfuyla gerçek otoriteye dönüşebilir. Otoriteler artık buyurmuyor; seçenle bütünleşiyor, onu baştan çıkarıyor, cezbediyor.’


Tasarım Felsefesi: Katının Reddi
Vizyonumuz